30 Ocak 2017 Pazartesi

Biraz Pop Biraz Sezen Albüm İncelemesi

Biraz Pop Biraz Sezen
Sezen Aksu
Kulaklık Puanı: 9/10

Albüm İçeriği
1 İsyancı
2 Baba Evi
3 İhanetten Geri Kalan
4 Hakkımda Konuşmuşsun
5 Canımsın Sen
6 Manifesto
7 Köz
8 Kördüğüm
9 Ey Benim Çocukluğum
10 Ben Kedim Yatağım
11 Hu Hu
12 Üfle De Söneyim
13 Koca Kıçlı
14 Benim Karanlık Yanım
15 Günaydın Memur Bey
16 Göç

  Türk pop müziğinin kraliçesi, müzik tarihimizin gelmiş geçmiş en iyi seslerinden minik serçemiz; Sezen Aksu’nun uzun zamandır beklenen yeni albümü “Biraz Pop Biraz Sezen” raflardaki yerini aldı.Sezen Aksu'ya olan özlemimizi dindiren belkide 2017'in en iyi albümü hakkında ben de bir şeyler yazmak istedim.Bir müjde daha vereyim size unutulmaz Sezen Aksu şarkılarını Hande Yener,Mustafa Ceceli,Aşkın Nur Yengi,Şebnem Ferah,Göksel gibi isimlerin seslendireceği minik serçenin de yakından takip edeceği proje albümü mayıs ayı gibi bizlerle buluşacak.6 yıl beklediğimize değdi diyebiliriz yani.

  Son zamanlarda tek hitlik single'ları ve 3-4 şarkılık mini albümleri düşününce 16 farklı hikaye barından bu albüm duble albüm gibi olmuş diyebiliriz.Şu an bu albümü tüm dijital müzik platformlarında bulabilir ve dinleyebilirsiniz.Hatta kesin dinleyin.Size hitap edecek şarkılar bulacağınız kesin.

  Albümün çıkış şarkısı sözü ve müziği Aksu'ya ait olan 'İsyancı' olsada en çok dikkat çeken şarkı bestesi Şehrazat’a sözleri  Sezen Aksu’ya düzenlemesi ise Volga Tamöz'e ait ‘Manifesto’. Şarkının nakaratı ise şöyle: “Niye herkes bu kadar ciddi. Okunamamış kitaplar ama ciltli... Asık asık yüzlü insanlar. Oof oof… Bu nedir harbi harbi, hadi kop gel parti parti. Yaşasın hayat budur. Manifesto”.Yazın bu şarkıya klip çekildiğinde şarkının daha popüler olacağı ve listelerde 1 numara olacağı kesin.Dillerden düşmeyen marş şarkılardan olacağı da tabi.

  'Baba Evi' şarkısının hikayesi biraz hüzünlü.Sezen Aksu geçen sene hayatını kaybeden annesinin hastanede yattığı dönemde İzmir'deki baba evinde kalırken bu şarkıyı kaleme almış."Çalsan bir akşamüstü kapımı yeniden, ben de sana tavşan kanı bir çay demlesem." gibi samimi sözlerin kaynağı bu hüzün olsa gerek.

  'Hakkımda Konuşmuşsun' şarkısının sözü ve müziği ise Sibel Algan'a ait.Şarkı adından da anlaşılacağı üzere aşk acısını anlatıyor.Sadece gitar ve minik serçenin sesi olan bu şarkı albüme renk katmış.

  'Canım Sen' ise tam bir aşık şarkısı.Albümün favori parçalarından biri.Söz ve müziği Sezen Aksu'ya ait olan şarkının düzenlemesi ise Ozan Bayraşa'ya ait.

  'Hu Hu' da söz ve müziği Sezen Aksu'ya düzenlemesi ise Erdem Yörük imzalı.Bu şarkı 'Seni Yerler' in enerjisine çok benziyor.Güncellenmiş hali denebilir. "Hu hu Takarım zillerimi Yerim o dillerini Aman da fikirlerini Yerim, yerim"

  'Üfle De Söneyim' de Aksu imzalı albümün hareketli şarkılarından.Yazın plajlarda ve eğlence mekanlarında çokça duyacağımızı düşünüyorum.Yazın bu şarkıya da klip gelirse şaşırmamak gerek.

  "Yetmedi bir de çoluğu çocuğu Kaynanası, görümcesi Ebesi, dedesi, atası Yedi ceddi, bütün sülalesi Çamaşırı, bulaşığı, temizliği Fazla mesaisi Ooy ben miydim o anacığının kuzusu Bir tanesi" sözlerinin ait olduğu minik serçe imzalı 'Koca Kıçlı' şarkısı ise albümün en samimi şarkısı.Kendisine Koca Kıçlı diyebilmesi Aksu'nun samimiyetini tescilliyor bence.Şarkı 'Manifesto' dan sonra en eğlenceli şarkı ayrıca.

  Albümün kapanış şarkısı 'Göç' ise tahmin edebileceğiniz üzere Aksu imzalı ölüm temalı bir şarkı.Son şarkı için özellikle seçilmiş olmalı.Şarkının manevi havası ise çok farklı ve özel.

  Ben bu albümü çok sevdim.Umarım sizlerde seversiniz.Zaten çıktığı ilk günden itibaren sadece bir şarkısı değil bir çok şarkısı listelerin üst sıralarında yer alıyor.Müzik dolu günler dileğiyle...

https://youtu.be/pl9JrN1TyUM

Sap No: 2

18 Ocak 2017 Çarşamba

Karışık Kaset

“-Niye anlatmıyorsun?
+Neyi?
-Bilmiyor musun?
+Bilmiyorum.
-Bilmiyorsan bende anlatmıyorum.
+Ama çok saçma! Bilmiyorsam anlatman lazım.
-Bence senin bilmen lazım.
+Başka bir şey söylemeyecek misin?
-Kaset var ya işte.”

   Hepimizin hayatının bir yerinde diğer kitaplardan ayrı tuttuğumuz birkaç kitap vardır. O kitaplar ister istemez hayatınızı, düşüncelerinizi belki de davranışlarınızı etkiler. Benim hayatımda önemli bir yere sahip 2 kitaptan birisi Uygar Şirin’in Karışık Kaset’i.
  Bu kitapla tanışmam; bir otobüs yolculuğu sırasında tesadüfen izlediğim aynı isimdeki uyarlama film ile oldu.(Özge Özpirinçci ve Sarp Apak'ın iyi oyunculuklarıyla bence güzel olan filmin kitaba göre çok farklı olduğunu söylemek zorundayım.) Filmin aslında kitaptan uyarlama olduğunu öğrendiğim zamanki mutluluğumun sebebini çok sonraları anlayabildim.
  Asıl karakterimiz Ulaş. Henüz 13 yaşında. Hayatı; müzikle, babası ve annesinin arasında birleştirici bir köprü görevi görmekle ve tabi İrem’i sevmekle geçiyor. Sonra nasıl oluyorsa İremle 10 yılda bir karşılaşmaya başlıyorlar. Saat gibi aksatmadan.
 
    Hikayenin bir yerlerinde, özellikle Ulaş’ın hazırladığı karışık kasetlerdeki şarkılarda, kendimi görmeye başladığım zaman bende karışık çalma listeleri hazırlamaya başladım. Ama bu hazırladığım çalma listelerini sadece kendim dinliyor olmaktan rahatsızlık duyduğum için tıpkı Ulaş gibi bende arkadaşlarıma hediye etmeye başladım. Önceleri sadece doğum günü hediyesi olarak Karışık Kaset kitabıyla birlikte hazırladığım karışık flash bellekleri verirken, şimdi canım her sıkıldığında bir şeyleri bahane ederek arkadaşlarıma bu karışık çalma listelerini veriyorum.



   Yazımı, bu kitabın okuduğum en iyi türk romanı olduğunu söyleyerek ve size Ulaş'ın hazırladığı çalma listelerinden biriyle bitirmek istiyorum: "Ulaş'ın Şarkıları: Ah Bu Ben"

1.Ben Kimim-Candan Erçetin
2.Paranoya-Duman
3.Dünya'nın Yolları-Demir Demirkan
4.Göçmen-Demir Demirkan
5.Arada Bir-Candan Erçetin
6.Korkarak Yaşıyorsan-Şebnem Ferah
7.Ben Bir Mülteciyim-Şebnem Ferah
8.Denge-Sezen Aksu
9.En Güzel Günüm Gecem-Duman
10.Umut-Yeni Türkü
11.Ah Bu Ben-Mazhar Alanson

"Dinleyin. Duyduk duymadık, anladık anlamadık demeyin!"

                                                                    Sap No:1




13 Ocak 2017 Cuma

2 sap 1 saman ‘Özel Röportajı’


Sinan Ulvi Çınar

  Kerimcan Durmaz’ın menajeri olarak tanınan Sinan Ulvi Çınar, bizimle samimi bir sohbet gerçekleştirdi. Peki, iletişimi nasıl kurdunuz veya neden Sinan Ulvi Çınar diye soracak olursanız size kısaca şunları söyleyebilirim. Sinan Ulvi Çınar’ı yani Sinan abiyi ben Snapchat hesabından uzun süredir takip ediyordum. Sinan Abi Snapchat hesabında zaman zaman biz gençlere çeşitli nasihatler veriyordu. Bunun yanında sıcacık kalbiyle ve samimiyetiyle bana fazlasıyla örnek oluyordu. Bende ilk yazımda onunla bir röportaj yapmak istedim. Sinan Abi de bu durumu severek kabul etti ve güzel bir röportaj yaptık. Sizlere kısaca Sinan Abi hakkında bilgi vermek istiyorum.

  14.04.1987 tarihinde Adana’da doğdu. Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okudu. Üniversite yıllarında organizasyon ve sosyal sorumluluk projeleriyle ilgilendi. Ege Üniversitesi Ege Genç TEMA Topluluğu içerisinde uzun süre başkanlık yaptı. Şuan ise marka yaratıcılığı yapıyor. Marka yaratıcılığı dışında son zamanlarda star menajerliği yapan Sinan Ulvi Çınar yakında yapımcı, sunucu, yazar ve işletmeci olmaya hazırlanıyor.

  Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. İlk sorularımız kısa cevaplı yani aklınızdan geçenleri hemen söyleyin diye :)

1.En sevdiğiniz kelime nedir?
İnanmak

2. En sevdiğiniz sanatçı kimdir?
Sezen Aksu

3. En sevdiğiniz sinema filmi nedir?
Ağır Roman

4. En sevdiğiniz şarkı nedir?
Barış Manço - Yaz Dostum

5. En sevdiğiniz kitap nedir?
Sözlü Dövüş Sanatı - Tongue Fue

Sizi daha yakından tanımak için olan sorularımıza geçiyoruz.

6.Sinan Ulvi Çınar kimdir, nelerden hoşlanır, nelerden nefret eder? 

Sürekli okuyup araştıran ve hayal kuran ayakları yere 'artık' çok sağlam basan biriyim.
Beni geliştirebilecek bana bir şeyler katabilecek benden bir adım önde olan insanlarla arkadaşlık yapmaktan hoşlanırım.
Kendini geliştirmeyen insanlardan nefret ederim.

7.Örnek aldığınız kişi veya kişiler var mıdır? Varsa kimler ve hangi konularda örnek alıyorsunuz?

Hayal kurmuş ve bunu gerçekleştirmiş her insan benim için iyi bir örnek. Bu konuda ayrıma gitmem söz konusu değil.

8.Birçok genç sizi ‘Kerimcan Durmaz’ın Menajeri’ olarak tanıdı. Artık sizi beraber göremiyoruz. Birlikte çalışmalarınız devam ediyor mu?

28 Ağustos'tan sonra bir daha hiç ortak çalışmamız olmadı.

9.Bize şuan ki ve ileriye dönük olan projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Ülke gündeminden dolayı birkaç çalışmamıza ara verdik. Ülkemiz adına şu anki durumumuza çok üzülüyorum. İnşallah kısa bir zaman diliminde güzel halkımız ve güzel ülkemiz huzura kavuşur.

10.Mutsuz olduğunuzda üzüldüğünüzde neler yaparsınız? Yani depresyon halinizi merak ediyoruz :)

Tek başıma kalırım. Her şeyden uzaklaşıp TV izlerim. Kanalları gezmek, film ve dizi izlemek iyi gelir. Ara zamanlarda da düşünürüm.

11.Mesleğinize özenen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Kendilerini hayata çok iyi hazırlamalılar. Herhangi bir kimsenin bir şeyi yapmak istemesi o işi yapabileceği anlamına gelmiyor. Gerçekten emek verip hazır hale gelmek gerekiyor. Ben yaptığım her işin fenomen olmasını istedim ve öyle de oldu. Yapılmamışı yapmak ve konuşulmak benim karakterim oldu. 

12.Spor yapıyor musunuz?

Spor olmazsa olmazımdır. Sizi olumsuz her şeyden korur. Ayrıca sizi her şeye güçlü ve hazır tutar. Başarımda ve aldığım her doğru kararda payı büyüktür.

13.Takip ettiğiniz yerli veya yabancı diziler var mı?

Yerli olarak, Kuzey Güney'i izlemiştim en son. Çok yoğun çalıştığım için buna pek fırsat olmuyordu. Şu an Peaky Blinders'ı izliyorum. 1920 İngiltere'de geçen mafya dizisi. Harika görseller ve güzel bir hikâye. Tavsiye ederim.

14.Boş vakitlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiç boş vaktim yok. Twitter'a çok fazla zaman ayırıyorum. Orada saatlerce farklı görüş ve düşünceleri okuyorum. Benim için en verimli uygulama kesinlikle Twitter. Orada mizah, gelişmeler, siyaset, bilim, sanat, spor her şey var.

15. Nasıl bir kadına aşık olursunuz? Hayalinizdeki aile nasıl? Kaç çocuk istersiniz? Nasıl bir baba olursunuz?

Gelişmeye, çalışmaya, sorgulamaya çok açık biri olmalı. Hayata benden daha çok istekli ve teşvik edici olmalı. Ben pozitif enerjiyle var olan biriyim. Enerjisiyle beni doyurmalı. Olaylara pozitif yaklaşması ve gülebiliyor olması beni çok mutlu eder. Tüm bunların esmer bir kadında toplanması gerekiyor :)) Ben büyük bir ailede büyüdüm. Mümkün olursa üç veya dört çocuğumun olmasını çok isterim. Mükemmeliyetçi bir baba olmaktan korkuyorum. Dilerim bunu olabildiğince törpüleyebilirim. Hep pozitif olan, cesaretlendiren ve hayallerini gerçekleştiren bir babaları olacak, buna eminim. 

        16.Sizin için dostluk neyi ifade ediyor?


İnsanlar ve kardeşim dediğim insanlar vardır. Ayrımım bu kadar net. Bir insana gerçekten değer veriyorsam benim öz be öz kardeşim olur. Bunu hissettiririm. Hep arkasında olur, üzülmemesi veya gelişmesi için elimden gelen her şeyi yaparım.

17.Sizi üzen biri veya birileri oldu mu? Ne yaparak sizi üzdüler?

Asla kindar biri değilim, olamadım. Bana çok büyük hata yapmış biri olsa da karşılaştığımızda, benden kaçınca 'bana ne yapmıştı?' diye düşünüyorum :) Bu hayatta tek bir kimseye bile bir yanlışım olmadı. Yanlışı olanları da hayatımdan çıkararak gerekli adımı attım. Ama hiçbir zaman hiçbirini hatırlamadım. 

18.Gezmeyi sever misiniz? Nereleri gezmek istersiniz?

Bayılırım. Ama her yeri değil. Akdeniz kültüründe büyüdüm. Paris'ten koşarak kaçarken Milano'da evimde gibi olabiliyorum. Güzel mevsimli, sıcak insanların var olduğu ülkeleri çok seviyorum. Tarihi ve kültürel gezilerden çok gelişmiş ve güzel mekânları olan şehirleri seviyorum.

19.Sosyal medya kullanımı ve günümüz ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha önce bahsettiğim gibi sosyal medya benim için öğretici harika bir arkadaş. Geçmiş zaman Snapchat sohbetimizde sosyal medya ve ilişkilerden bahsetmiştim. Sosyal medya ciddi güven problemi taşıyan bir mecra. Tabiki kontrollü bir şekilde orada var olmak gerekiyor. Orada tanışıp dolandırılan da var evlenip çocuk sahibi olan mutlu evliler de. Burada önemli olan sadece dikkatli olmak.

20. Röportaj için çok teşekkür ederiz. Bizimle paylaşmak istediğiniz şeyler var mı?

Güzel ülkemin ve güzel insanlarının huzur ve refah içerisinde hak ettiği günleri yaşamasını diliyorum. Bu güzel röportaj için sizlere çok teşekkür eder; yayın hayatınızda başarılar dilerim.


Twitter: Sinan_Cinar
İnstagram: sinanconline
Snapchat: sinan_cinar



Sap No:2

12 Ocak 2017 Perşembe

'Hayat fırsatlarla doludur evlat'


 ‘Hayat fırsatlarla doludur evlat’ klasik bir repliktir fakat klasik olmasındaki en büyük etken gerçek olmasından kaynaklıdır.Kaç yaşında olursan ol geriye dönüp şöyle bir baktığında keşkelerle geçen dönemlerin hatırı sayılır yeri vardır hayatında.Karşına çıkan fırsatları kaçırmak,elinin tersiyle itmek bazen de iyi değerlendirememek.Ben keşkeleri bir ayağı çukurda olmasa bile yolun yarısına gelmiş insanların dilinden düşmediğini düşünürdüm.Son zamanlarda en azından benim yaş sınırımın oldukça altında kaldı bu keşkeler.Tabi yaş sınırı düştükçe pişmanlık sebeplerini ortak bir paydada  toplayıp gençler için  ‘AŞK’  desek pekte yanlış bir söylem olmaz.

      Ahmet 24 yaşında,hukuk son sınıf öğrencisidir.Hayatının en güzel dönemlerini yaşadığını düşünüyordu çünkü aşık olmuştu.Biraz öncesine gidersek ikinci öğretim olan Ahmet,her dönem başarı sıralamasında %10 a girerek hiç harç parası yatırmamıştı.Ahmet aşkından çılgınlara dönüp tüm zamanını sevdiği kızı düşünerek geçiriyor bununla da kalmayıp kendinden de ödün vermelere doyamıyordu.Vizeler kapıyı çaldığında kapıyı açan sınavlara hazır olan Ahmet değil sonsuz aşkı olunca sınavlardan geçmek değil kalmak haliyle kaçınılmaz  son oluyordu.Bu durum aşkından gözleri kör olmuş Ahmet için öncü sarsıntılardı.Okulu bir dönem uzatmasının çok önemli olmadığını,mutlu olduğunu düşünen saf aşığımız hayallerinin de bir dönem uzadığının farkında değildi.



    Bahar yaklaşıyordu..Çiçekler,böcekler,uçsuz bucaksız masmavi gökyüzü…Tüm bunlar aşıksanız dolup taşmak,hunharca aşkınızı yaşamak için iyi birer aldatmaca halini alırdı.Ahmet de  saf aşık olduğu için baharın tadını sevgilisiyle doyasıya çıkarmasa olmazdı(!) Evet,sevgilisi dedim.Ahmet’in büyük aşkı karşılıksız kalmamıştı.Her istediği yapılan sevgilinin manasız kaprisleri Ahmet’i bazen bıktırıyordu ama sadece bazen.Çünkü o tam bir aşıktı(!)Finaller yaklaşırken kavgalarda sıklaşıyordu.Genelde mantığın devre dışı kaldığı bir ilişkiden bahsediyorsak kavgalarda da mantık aramak yanlış olurdu.Deprem yaklaşıyordu..Ding dong! Kapıda finaller vardı bu kez.Duygusal anlamda sinirleri harap olan Ahmet’in sınav düşünecek hali yoktu tabi(!)Sınavlardan kalarak okulunu tamı tamına bir sene uzatmış bulundu saf aşığımız.Sevgilisinden de ayrılmıştı.Nedeni çok saçma çünkü ilişkisine zerre mantık gözüyle bakmamıştı.Ahmet’in keşkeleri uzun bir liste halini çoktan almıştı ve dilden dökülmeye başlamıştı.Enkazın altında kalan Ahmet olmasa bile hayatından öylece giden bir senesi ve tabi kaçırdığı fırsatlardı.Ahmet’in bir senesine Allah’tan rahmet diliyoruz.
        
   Ne demiştik,hayat fırsatlarla doludur.Konu aşk olunca kaçırdığımız fırsatların farkına varamayışımız, sonrasındaki keşkeleri beraberinde getiriyor maalesef.Aşık olmayın demiyorum lakin kendinizi önemsemeyi unutmayın.Aşka düşman falan da değilim.Sadece sizden neler götürdüğünü bilmenizde fayda var diye düşünenlerdenim.Aşk kapınızı çaldığında hazırlıklı olmanız için buradayım. Aşkla olmasa bile sevgiyle kalın..



NOT:Hikayemiz Gerçektir                      
                                                                                     SAMAN

10 Ocak 2017 Salı

Kitap İncelemesi: Harry Potter ve Lanetli Çocuk

  “Böyle bir şey olabilir mi?” diye sordu biraz korkarak. Ondan duyduğum en cılız ses tonuyla sormuştu bu soruyu. Sesinde ki şaşırmış ifadeden kötü bir şey olmadığını anlamama rağmen, aklımdan geçen onlarca ihtimalden olması en muhtemel olana odaklanarak “Ne olabilir mi?” diye sordum. “Yıllar sonra hiçbir şey olmamış gibi bir yenisini daha yapabilir mi?” diye sorarken sesindeki mutluluk beni rahatlatmıştı. Neyden bahsettiğini anlamıştım. Haklıydı. 9 yıldan biraz fazla zaman geçmişti sonuncusunun üzerinden.
   Londra’da sahnelenen bir tiyatro oyunundan bahsedildiğini duyduğumda ilk kez bu konuda bir olaya ilgi duymamıştım. Belki de hiçbir zaman seyredemeyeceğimi bilmemden dolayıydı bu duyarsızlığım. Ama şimdi durum farklıydı. Oraya, o büyülü dünyaya dönmemi sağlayacak gizli bir kapı bulmuş gibi hissediyordum. Bu duyguyu en son 2. kitaba başlarken hissetmiştim. Ne olduğunu anlamadan biten ilk kitap ve ardından gelen altı kitap daha. Toplam yedi ve şimdi 8. geliyordu. Garip bir heyecanla beklememize rağmen, şüphelerimiz de yok değildi. 4-5 yıl önce ki gibi etkilenir, kendi kendimize kalemimizi asa gibi çevirerek büyülü sözcükleri söyler miydik? Bir baykuşun getireceği mektubu, gelmeyeceğini bilerek tekrar beklemeye başlar mıydık?
  J.K. Rowling’in bu işten uzak durmayacağını, kendi yarattığı dünya hakkında bize daha fazla şey anlatacağını biliyorduk aslında. Bunu önce “Fantastik canavarlar nelerdir, nerede bulunurlar” filminin senaryosunu yazarak gösterdi. Sonra bu tiyatro oyununu kitaplaştırıp herkesin okumasını sağlayarak bize bir hediye verdi. “Potterheadlerin dikkatine: Harry’nin küçük oğlu Albus bir slytherin öğrencisi!”
  “Belki de okumamalıyız” dedim gülerek. “Çok geç. İki tane sipariş verdim bile”.

   Harry Potter ve Lanetli Çocuk kitabının çıkacağını duyduğum zaman ne kadar heyecanlanmış olsam da, kitabı okuduğum zaman ne yazık ki bütün beklentilerimin boşa çıktığını gördüm. Zaten sahne metni olmasından dolayı normal bir kitabı okurken yaşadığım duyguları bu kitapta hissetmemin pek mümkün olmadığını söyleyebilirim. Birde bunun üzerine, bence serinin diğer 7 kitabına hakaret gibi olan, sanki her kitaptan en beğendikleri olayı seçip bu kitaba koymuş gibi, neredeyse farklı hiçbir şeyin olmaması diğer Potter kitaplarına oranla düşük seviye bir kitap olmasına neden olmuş. Bunun nedeninin tiyatro metnini yazan Jack Thorne ve John Tiffany olduğunu düşünmeme rağmen ne olursa olsun Rowling'in buna izin vermemesi gerektiğini düşünenlerdenim. 
    Her şeye rağmen kitabın bizi heyecanlandırmış olması, bu büyülü dünyaya kısa süreliğine de olsa geri dönebilmiş olmamız; kitabın son dönemdeki satış başarısını kanıtlar nitelikte. 

                                                                                                   Sap No: 1