- ·
1998 Bavaria film ödülleri-En iyi genç
yönetmen (Kısa ve acısız)
- ·
2004 Avrupa film ödülleri-En iyi film,
izleyici ödülü (Duvara karşı)
- ·
2007 Bavaria film ödülleri-En iyi
yönetmen (Yaşamın kıyısında)
- ·
2007 Cannes film festivali-En iyi
senaryo (Yaşamın kıyısında)
En iyi filmleri en iyi yönetmenler
yönetir. Fatih Akın’ın yönetmenliğini yaptığı bu filmi de en iyiler listesinde
görülmeye değer. “Elveda Berlin” adlı
başyapıtın kat kat önem kazanmasındaki etkenlerden biriside Maik Klingenberg ve
Andrej Tschichatschow “Tschick” adlı karakterlerde, ergenlik çağlarındaki iki
çocuğun hisleri, istekleri, duygu ve düşünceleri noktasında ortak bir yönde
birleştirebilmek ve bunu seyirciye harika bir şekilde aktarmak hatta seyircinin
ders çıkarmasını sağlamaktır. Akın’ın filminde karmakarışık, ayrıntılı olay
örgüsü olduğunu söyleyemeyiz. Bunun yanında önyargı, cesaret, arkadaşlık gibi
konuları sade, açık ve anlaşılır bir dille beyaz perdeye aktardığı kaçınılmaz.
Akın drama-komedi türündeki bu gençlik filmini en keyifli senaryoyla gözler
önüne seriyor.
Ayrıca
filmde hayranlıkla izlediğim konulardan biride iki başkarakterin
oyunculuklarını haddinden fazla iyi oynamaları, daha kendileri ergenlik
dönemlerinde olmalarına rağmen rollerini seyirciye tamamen gerçekçi bakış
açısıyla yansıtmalarıdır. Akın’ın oyuncuları yönünden de çok şanslı olduğunu
söylemeden geçemeyeceğim.
Maik ve Tschick’in ortak bir noktada
birleşmeye çalışmaları, ilişkilerinin gün geçtikçe samimiyet kazanmasının iki
çocuğunda ortak sorunlarının olmasına bağlayabiliriz. Maik’in aile hayatı,
ilgisiz bir baba ve alkolik bir annesinin olması ona her yönüyle kendi
sorunlarını kendisinin çözmesinden başka bir yol bırakmamıştır. Öte yandan
sıkıcı aile hayatına okulda ilgi duyduğu Tatjana’da eklenince beklediği
karşılığı alamadığı için hayat daha sıkıcı hale gelmeye başlamıştır. Ta ki yaz
tatilinin ve hayatının en güzel günlerini yaşayacağı kişi olan filmin en ilginç
karakteri, Rus göçmeni, kendini Yahudi çingene olarak tanımlayan yoksul, alkolik
fakat korkusuz, cesaretli ve zeki bir çocukla yani Tschick’le tanışana kadar. Tschick’in
Maik’in sınıfına gelerek onun yanına oturması Maik’i her ne kadar tedirgin etse
de sonrasında yaşadığı olaylar onu bambaşka ve cesaretli bir insan yapmasına
sebep olmuştur. Eski bir Lada, Berlin’den biraz uzaklaşmak, uzun yollar, mısır
tarlaları, özgürlüğün verdiği mutluluk Maik ve Tscick’in hayatına yepyeni
farklılıklar getirmiştir. Çevresindeki olumsuzluklardan uzaklaşan iki ergen
çocuk yaşlarına rağmen boylarından büyük işlere kalkışarak kendilerine başka
bir dünya yaratmışlardır. Böylelikle insanların birbirlerinden etkilenerek
hayatlarının nasıl değiştiğini bu filmde apaçık görebiliyoruz. Maik’in Tatjana
adlı sınıftaki kız arkadaşına olan tutkusunun yaşadıkları olaylardan sonra
sadece ondan ibaret olmadığının farkına vararak kendine yeni bir yol çizmesine
neden olmuştur. Yolculuk esnasında arabalarının benzini bitince benzin çalmaya
karar verdiklerinde hortum aramak için gittikleri yıkıntı ve çöplükte Isa adlı
bir kızla karşılaşmaları kendilerine eşlik edecek yeni bir arkadaş hatta Maik
için yeni bir aşkın başlangıcı olmuştur. Isa, filmde kısa bir süre yer almasına
rağmen rolünü başarılı bir şekilde canlandıran, filmde büyük bir etki yaratan
yine hızlı değişimiyle aniden görünüp kaybolan diğer başarılı oyuncudur.
Yolculukta karşılaşılan diğer aile ise bir annenin çocuklarıyla mutlu
olabilmenin yollarını zekice ortaya koyuyor.

Genel olarak kısa zamanda gerçekleşen
köklü bir değişim. Filmin sonunda yaşadıkları talihsiz kazadan bile
birlikteliği ve dostluğu öğrenen, yaptıklarından pişman olmayan her zaman
dürüst davranan, hayata daha farklı gözlerle bakan çocuklar görebiliyoruz.
“Elveda
Berlin” Maik ve Tschick’e çok önemli deneyimler kazandırdığı gibi seyirciye
de dostluğu, samimiyeti, dürüstlüğü, hiçbir şeyin dışarıdan göründüğü gibi
olmadığını, sorunları birlikte aşabilmeyi ve en önemlisi önyargılardan
kurtulmayı amaçlayan beyaz perdedeki öğretici filmlerden bir tanesi.
Misafir No: 1